Ari'Blog

Just imagine

Su Gibi Ol

Rutin nedir? Sizce rutinlere bağlı kalmak iyi bir şey mi?

Aslında, evet iyi bir şey. Yeni bir alışkanlık kazanmak veya kötü bir alışkanlığınızdan kurtulmak istiyorsunuz fakat nereden başlayacağınızı bilmiyorsunuz. Hatta biliyorsanız bile yapmamak için bahane üretiyorsunuz.

Bu çok normal. İnsan doğası gereği enerjisini saklamaya eğilimlidir. 1 yıl spor yaparsınız, vücudunuz gelişir, fakat spor yapmayı bırakırsanız beyniniz hemen devreye girerek kullanılmayan kasları yıkmaya başlar. Çok enerji harcamanıza sebep olan bu kaslardan kurtulmaya çalışır. Aynı sebeple yeni bir alışkanlık kazanmak istediğinizde de beyniniz ürettiği bahanelerle gerçekten yapmanız gereken işi ertelemeye çalışır.

Tam da bu noktada beyninizin sizi durdurmasını engellemek için kullanabileceğiniz farklı yöntemler var.

Bu yazımda size rutinlerin gücünden bahsedeceğim.

Suyun sürekliliğindeki gücü
Suyun sürekliliğindeki güç

Rutin İçin Sadece 5 Saniye ve 2 Dakika

Yapılan bazı çalışmalar gösteriyor ki bir işi yapmaya karar verdiğinizde, onu gerçekten yapmaya başlamak ve ertelemek arasında seçim yapmanız için sadece 5 saniyeniz var. 5 saniye içinde başlarsanız beyniniz sizi engelleyecek bahaneleri üretemeden siz yapacağınız işe başlamış olursunuz.

Bir rutin oluşturmak tahmin ettiğiniz kadar zor bir şey değil. Bir alışkanlık kazanmanın en basit yolu olan 2 dakika yöntemi başlamak için çok uygun bir yöntem. Kural çok basit. Kazanmak istediğiniz alışkanlığınıza her gün sadece 2 dakika ayırıyorsunuz. Şimdi diyebilirsiniz ki 2 dakika çok kısa bir süre bunun hiçbir faydası olamaz. Fakat öyle düşünmeyin, yeni alışkanlık kazanmak size çok enerji harcatacağı ve bunu her gün kesintisiz bir şekilde tekrarlamanız gerektiği için biraz önce de anlattığım gibi kendi beyniniz sizi engellemeye çalışacaktır.

Hele ki o alışkanlık her gün spor yapmak gibi fiziksel olarak da bolca enerji harcamanızı gerektiren bir alışkanlık ise. Fakat eğer sadece 2 dakikayla başlarsanız bunun için bahane üretmeniz de çok zor olacaktır. Sonra bu 2 dakikayı yavaş yavaş arttırmaya başlayabilirsiniz. Böylece istediğiniz alışkanlığı kendinizi zorlamadan kolaylıkla kazanmış olursunuz. İşte size bir rutin.

Süreç > Sonuç

Emin olun öyle bir noktaya geleceksiniz ki, rutininizi tamamlamadığınız günler kendinizi suçlu bile hissedebileceksiniz. Aynı zamanda o noktadan sonra artık sonuçtan değil, süreçten keyif almaya başlarsanız işte o zaman harika bir noktaya gelmişsiniz demektir.

Siz sürece odaklanın, sonuç zaten kendiliğinden gelecektir. Sakıp Sabancı da sürece odaklananlardandı ve asıl tutkusunu iyi biliyordu. İçinizdeki gerçek tutkunun ne olduğuyla ilgili önceki yazılarımda bahsetmiştim. Burada asıl önemli olan nokta istikrardır.

Sufizmde de oldukça detaylı işlenilen su felsefesi rutin oluşturmak için harika bir örnektir. Akan suyun önüne bir kaya çıkarsa su her zaman en az direnç gösteren (en az enerji gerektiren) yolu seçecektir. Su kayayla mücadele etmez, etrafından dolaşır. Fakat eğer etrafından dolaşabileceği bir yol yoksa işte o zaman su kayayı damla damla delmeye başlar. Kayayı delen suyun gücü değildir, suyun sürekliliğidir. Suyun asıl gücü sabırla aynı noktaya damla damla çarpmasıdır. Engeli aşan su yoluna devam eder.

Unutmayın sadece bir alışkanlık kazanmak değil hayatta birçok şey kolay elde edilmiyor. Ortaya içinde gerçekten bir değer barındıran şeyler yaratmak için enerji sarf etmeniz gerekiyor. O istediğiniz değerli şey için çabalamalısınız ve bazen çabalasanız da bazı şeyler sizin istediğiniz gibi gitmeyebilir. Direnciniz kırılmasın, çabanızı boşa gitmiş bir başarısızlık olarak görmeyin, bir tecrübe olarak görün. Bu tecrübeyi kullanarak bir sonraki gün daha farklı bir değer yaratın.

Damlacık etkisi

Sakin bir suya bir taş attığınızı düşünün, taş suyun üzerinde bir yayılma etkisi bırakır ve ardından hemen batar. Su taşla mücadele etmez, taşı olduğu gibi kabul eder. Suyun yüzeyinde, taşın yayılma etkisinden eser kalmasa da taşın artık suyun içinde olduğunu biliriz. Hayat da bizim karşımıza bu şekilde çıkar. Hayatımıza giren insanlar, hatırladığımız anılar, okuduğumuz kitaplar bizde her zaman bir iz bırakır. Belki de bizi biz yapan işte bu izlerdir. Tıpkı suyun yüzeyindeki izler ve içinde biriken farklı farklı taşlar gibi. Aynı su, yeri geldiğinde bir şelale gibi güçlü, yeri geldiğinde bir nehir kadar sakin olabilir. Galiba Bruce Lee haklıydı. Su gibi olalım…

Zihnini boşalt.

Biçimsiz ol.

Şekilsiz ol, tıpkı su gibi.

Suyu bardağa koyarsan, bardak olur.

Suyu şişeye koyarsan, şişe olur.

Demliğe koyarsan, demlik gibi olur.

Su akabilir ya da gürleyebilir.

Su ol dostum.

Bruce Lee



Yeni yazılarımı paylaştığımda haberdar olmak için abone olabilirsiniz:

Next Post

Previous Post

Leave a Reply

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

© 2024 Ari'Blog

Theme by Anders Norén