450 milyon dolar, yani yaklaşık 3 milyar 319 milyon lira. Bugüne kadar satışı resmî olarak kayıtlara geçmiş en pahalı sanat eserinin değeri. Hayır, bu eser Mona Lisa değil. Yine İtalyan Rönesans sanatçısı Leonardo da Vinci’nin en önemli eserlerinden olan, Salvator Mundi.
Salvator Mundi’nin hikayesinden önce isterseniz bu eserin dünya rekoru kıran açık arttırmasında yaşananlara bakalım.
Açık arttırma, dünyanın en büyük müzayede evlerinden olan Christie’s müzayede evinde gerçekleşti. Christie’s müzayede evinin en büyük rakibi olan Sotheby’s müzayede evini belki Banksy’nin kendini parçalayan sanat eseri “Balonlu Kız”‘dan hatırlayabilirsiniz.
1700’lü yıllarda kurulan bu iki tarihi müzayede evinin bugünlere kadar gelmesi ve ezelî rekabetleri üzerine ayrıca bir yazı yazacağım.
Konumuza dönecek olursak, Salvator Mundi kimdir?
Salvator Mundi Kimdir?
Herkesin tanıdığı Mona Lisa’nın da yaratıcısı olan Da Vinci’nin 1500’lü yıllarda yarattığı Hz. İsa’yı tasvir eden, şahsen açık ara en beğendiğim eseri olan “Salvator Mundi”. Latince “Dünyanın Kurtarıcısı” anlamına geliyor. Sağ eliyle haç/kutsama işareti yaparken, sol elinde ise dünyanın kurtarıcısı olduğunu işaret eden kristal bir küre taşıyor. Bu kürenin aynı zamanda Platon (Eflatun), Aristoteles ve diğer birçok filozof tarafından da ortaya konan gök modeline işaret ettiği düşünülüyor.
Salvator Mundi 2017 yılında müzayedede 450 milyon dolara satılana kadar çok farklı olaylara şahitlik etmiş. 1500’lü yıllarda Da Vinci tarafından Fransa Kralı 12. Louis ve eşi Breton’lu Anne için yapıldığı düşünülüyor.
Başına neler gelmiş?
Da Vinci’den sonra birçok faklı sanatçı da benzer tablolar yapmış, fakat Da Vinci’nin yaptığı orijinal olanı 1600’lü 1700’lü yıllarda farklı kişilerin arasında sürekli alınıp satılmış.
Da Vinci’nin en çok kopyalanan eserlerinden olan Salvator Mundi’nin ne yazık ki orijinal olanının 1700’lü yılların ortasında kaybolduğu düşünülüyordu. Ta ki 2007 yılına kadar.
Sadece 45 Euro
1958 yılında 45 euro karşılığında bir müzayedede satıldığı biliniyor. Her ne kadar 1978 yılında bulunan bir kopyanın orijinali olduğu düşünülse de maalesef tam olarak kanıtlanamamış. Daha sonra tablo aniden 2005 yılında Fransa’nın New Orleans kentinde bir açık arttırmada ortaya çıkıyor ve 8.450 euroya bir grup sanat tüccarları konsorsiyumuna satılıyor. Fakat o sıralarda bu tablonun hâlâ bir kopya olduğu düşünülüyor. Tabloyu görenler üzerinde çok fazla oynama ve aşırı renklendirme yapılmasından dolayı onu bir “enkaz” olarak yorumluyorlar.
Orijinal olabilir mi?
Fakat konsorsiyum tablonun bu kadar kötü görünmesinden kaynaklı olarak onun 300 yıldan fazla süredir kayıp olan orijinali olabileceğini düşünüyorlar. Resim üzerinde yapılan restorasyon çalışmalarını incelemesi için Dianne Dwyer Modestini’yi görevlendiriyorlar. Modestini eski bir sanat ustası ve aynı zamanda 19. yüzyıl resimlerinin ünlü koruyucusu olarak da biliniyor.
Modestini tablo üzerindeki aşırı renklendirmeyi aseton ile çıkartmaya başlıyor. Bir süre sonra yüzüne yakın bir bölgenin keskin bir aletle tıraş edildiğini ve boya/tutkal karışımı ile düzleştirildiğini keşfediyor.
Da Vinci’den Kalan İzler
Sonrasında resmin kızılötesi fotoğraflarını çeken Modestini en kritik keşfi yapıyor. Kızılötesi fotoğrafları inceleyen Modestini resmin alt katmanında bir pentimenti yani taslak olduğunu keşfediyor. Daha da önemlisi bu taslakta sağ elinin baş parmağının gerçekte olduğu yerden farklı bir yerde daha düz olduğunu görüyor. Resmin o kritik bölgesini gösteren aşağıda eklediğim fotoğrafı dikkatle incelerseniz siz de görebilirsiniz. Baş parmağının etrafında âdeta onun gölgesi gibi görünen bir parmak daha olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz.
Bu keşif Salvator Mundi’nin orijinal olduğunun en önemli kanıtı oluyor. Çünkü resmin herhangi bir kopyasında bu şekilde âdeta iki baş parmak görmek neredeyse imkansızdır. Ancak resmin orijinali yapılırken sanatçı baş parmağın yerini değiştirme kararı alır ve tekrar çizim yapar. Böylece sanki baş parmağının bir gölgesi varmış gibi bir iz kalmış olur.
Kritik Restorasyon
Modestini bu noktadan sonra resmi kurtarmak için elinden geleni yapmaya çalışıyor. Öncelikle resmin 7 parçaya bölünmesine sebep olan tahta kurdu istilasına uğramış panelden kurtarmak için panel uzmanı Monica Griesbach ile iletişime geçiyor. Griesbach resmi yapıştırıcı ve ahşap şeritler yardımıyla yeniden birleştiriyor. Bu birleştirme yapıldıktan sonra Modestini restorasyon çalışmalarına başlıyor.
Modern restorasyon ve çerçeveleme çalışmaları bittikten sonra farklı sanat uzmanları ve sanat müzeleri yetkilileri resmi inceleyerek resmin orijinalliğini doğruluyor.
1958 yılında 45 euroya satılan bu muhteşem eser, sadece 55 yıl sonra, 2013 yılında Sotheby’s müzayede evinin gizli bir oturumunda İsviçre’li bir satıcı olan Yves Bouvier tarafından 75 milyon dolara satın alınıyor. Hemen sonrasında Rus koleksiyoner Dmitry Rybolovlev’e 127.5 milyon dolara satılıyor.
45 Euro < 450.000.000 Euro
Dünyanın pek çok farklı yerinde sanat galerilerinde sergilenen eser son olarak 15 Kasım 2017’de bir dünya rekoru kırarak 450 milyon dolara satılıyor. Satış gerçekleştikten sonra alan kişinin Suudi Arabistan Kralı Salman’ın oğlu, Veliaht Prens Mohammed bin Salman olduğu açıklanıyor.
Fakat sonrasında satışı gerçekleştiren Christie’s müzayede evi alan kişinin Abu Dhabi Kültür ve Turizm Bakanlığı adına alımı yaptığını açıklıyor.
Bakanlığın bu resmi almasındaki amacının, âdeta müzelerin şahı olan Fransa’da Mona Lisa’nın da sergilendiği Louvre müzesini Abu Dhabi’de açmak olduğu ve Salvator Mundi’nin de buradan sergilenmesi istendiği söyleniyor.
Şimdi Nerede?
Fakat Eylül 2018’de yapılacak bu sergi süresiz olarak erteleniyor. Hatta Ocak 2019’da bir haber kanalı tarafından yapılan bir çalışma sonrasında çıkartılan raporda resmin nerede olduğunu kimsenin bilmediği ve resmin fiziksel güvenliği hakkında ciddi endişeler olduğu söyleniyor.
Sonrasında bir sanat gazetesi resmin Cenevre’de bir depoda saklandığını iddia ediyor. Fakat son olarak resmin Haziran 2019’da Kral Salman’ın sahip olduğu bir yatta olduğu rapor ediliyor.
Eserin orijinal olup olmadığı konusunda sanat severler de, uzmanlar da ikiye bölünmüş durumda. Bazı sanat tarihi uzmanları eserin hâlâ orijinal Da Vinci tablosu olmadığını düşünüyor. Fakat ben artık bunun çok da önemli olmadığını düşünüyorum. Tabi ki eserin orijinalliği önemli fakat ondan çıkartmamız gereken mesaj kadar değil.
Sanat ve İnsan
Eser bundan tam 500 yıl önce 1500’lü yıllarda yaratılmış. Bir sanat eleştirmeni Salvator Mundi’nin 500 yıl sonra gelen keşfinin âdeta yeni bir gezegen keşfetmek gibi olduğunu söylüyor. 500 yıl içinde eserin başına gelenleri hep birlikte öğrendik. Eserin gerçek değeri 500 yıl sonra anlaşılıyor. Bence önemli olan 500 yıl sonra bile olsa bu muhteşem eserin değerini anlamış olmamız veya sanata verdiğimiz değerin bu denli yükselmiş olması. Çünkü insanın ruhunu besleyen en önemli iki kavramın önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi sanat ve sevgi olduğunu düşünüyorum.
Bizi gelecekte ileri teknoloji ürünü yapay zekâlı varlıklardan ayıracak yegâne şeyin zekâ seviyemiz değil sanata veya birbirimize karşı duyduğumuz bu duygusal, ruhsal bağlılığımız olacağını düşünüyorum.
Salvator Mundi’yi veya Mona Lisa’yı dikkatle incelediğimizde zihnimizde yarattığı bizi âdeta içine çeken bu garip duygunun, maddi kaynaklarda bulabileceğimiz bir duygu olmadığını düşünüyorum. İşte bu bizi biz yapan insanî duygularımızı ve ruhumuzu beslemeye devam edelim. Çünkü ancak bu şekilde kendimizi bulur ve insanlığımızı kaybetmeyiz.
A man should hear a little music, read a little poetry, and see a fine picture every day of his life, in order that worldly cares may not obliterate the sense of the beautiful which God has implanted in the human soul.
Bir insan biraz müzik duymalı, küçük bir şiir okumalı ve hayatının her günü güzel bir resim görmelidir, çünkü dünyevî ilgiler ancak bu şekilde Tanrı’nın insan ruhuna yerleştirdiği güzellik duygusunu yok etmeyebilir.
Johann Wolfgang von Goethe
Yeni yazılarımı paylaştığımda haberdar olmak için abone olabilirsiniz: